31 Mart 2010 Çarşamba

Bir toplantı için İstanbul:)

12 mart 16 mart arasında bir toplantı için İstanbul'a geldim. Ama inanın o kadar yoğun bir program içindeydim ki ailemi bile 2 saat görebildim... Sadece Cuma ve Cumartesi akşamı yemek ve eğlence için eski dostlarıma ayırdım...

Ve Cumartesi dostlarımın benim için önceden düşünülmüş bir süpriz oldu....uzun zamandır izlemek istediğim Ghetto'da Ayhan Sicimoğlu'nu izledik...:)) Hastasıyım:)))Mutlaka gidin ve izleyin derim süper bir gece idi....Müzik,Yemek, Dans ve Dostlar:))) Ulus 29 Muhteşem ve özlediğim İstanbul'daki manzaraya karşı,nefis müzikler...



Vücudumuz bir Makina gibi çalışıyor....

İNSAN VUCUDUNA,
BU MAKİNEYE HİÇ BU GÖZLE BAKTINIZ MI ?
BİR KEZ DAHA BAKMAYA VE BU DÜZENİ BOZMAMAK İÇİN
KENDİ KENDİNİZE SÖZ VERMEYE VAR MISINIZ ??? ....

http://vimeo. com/6505158


Alıntı

28 Mart 2010 Pazar

Uzun bir aradan sonra;)

Uzun süredir yazamadığım için kendimi suçlu hissetmeye başladığımı söylemeliyim...Ama bugün bu arada neler yaptığımı toparlayıp tek tek yazmaya karar verdim..:)

Antalya J.J. Cem Adrian konseri bunlardan ilki:) Şubat ayı içindeki en keyifli aktivitelerden biriydi...

Mevlana'dan

Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum.
Işığı gördüm, korktum.
Ağladım.
Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim.
Karanlığı gördüm, korktum.
Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi...
Ağladım.
Yaşamayı öğrendim.
Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu;
aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar olduğunu
öğrendim.
Zamanı öğrendim.
Yarıştım onunla...
Zamanla yarışılmayacağını,
zamanla barışılacağını, zamanla öğrendim...
İnsanı öğrendim.
Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu...
Sonra da her insanin içinde
iyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim.
Sevmeyi öğrendim.
Sonra güvenmeyi...
Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu,
sevginin güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu
öğrendim.
İnsan tenini öğrendim.
Sonra tenin altında bir ruh bulunduğunu...
Sonra da ruhun aslında tenin üstünde olduğunu öğrendim.
Evreni öğrendim.
Sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim.
Sonunda evreni aydınlatabilmek için önce çevreni aydınlatabilmek
Gerektiğini öğrendim.
Ekmeği öğrendim.
Sonra barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini.
Sonra da ekmeği hakça üleşmenin, bolca üretmek kadar
önemli olduğunu öğrendim.
Okumayı öğrendim.
Kendime yazıyı öğrettim sonra...
Ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana...
Gitmeyi öğrendim.
Sonra dayanamayıp dönmeyi...
Daha da sonra kendime rağmen gitmeyi...
Dünyaya tek başına meydan okumayı öğrendim genç yasta...
Sonra kalabalıklarla birlikte yürümek gerektiği fikrine vardım.
Sonra da asil yürüyüşün kalabalıklara karşı olması gerektiğine vardım.
Düşünmeyi öğrendim.
Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim.
Sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yıkarak düşünmek
olduğunu öğrendim.
Namusun önemini öğrendim evde...
Sonra yoksundan namus beklemenin namussuzluk olduğunu;
gerçek namusun, günah elinin altındayken, günaha el
sürmemek olduğunu öğrendim.
Gerçeği öğrendim bir gün...
Ve gerçeğin acı olduğunu...
Sonra dozunda acının, yemeğe olduğu kadar hayata da
“lezzet” kattığını öğrendim.
Her canlının ölümü tadacağını,
ama sadece bazılarının hayatı tadacağını öğrendim.
Ben dostlarımı ne kalbimle nede aklımla severim.
Olur ya...
Kalp durur...
Akıl unutur...
Ben dostlarımı ruhumla severim.
O ne durur, ne de unutur...

MEVLANA

22 Mart 2010 Pazartesi

Kimsenin söyleyemediği Kurallar

Kural 1: Asla kendinden şüphe etme... Sen ne hissediyorsan o her zaman doğrudur. Dünyadaki bütün insanlar toplansa ve sana aksini söylese bile senin hissettiklerin senin için doğrudur. Onlar farklı hissedebilir, farklı düşünebilir ama bu senin hissettiklerinin yanlış olduğunu göstermez, sadece onlardan farklı olduğunu gösterir.

Kural 2: Asla farklı olduğun için utanma. Eğer çevrende senin gibi düşünen, seni anlayan insanlar yoksa, o zaman çirkin ördek yavrusu hikayesini hatırla... Muhtemelen sen yanlış yerde, yanlış insanlarla birlikte olduğun için seni anlamıyorlardır. O halde hedefin, ait olduğun yeri bulmak olmalıdır. Asla muhteşem bir kuğu olduğun gerçeğini unutma ve ördek olmak için uğraşma.

Kural 3: Geçmişte yaptıkların için pişmanlık duyma ve özür dileme. Yaşadıklarının senin için önemli bir ders olduğunu kendine hatırlat. Bu tecrübe ile aldığın bilgiyi özenle incele, olayda yaptığın hataları ve yeniden aynı durumda olsan nasıl davranacağını iyice düşün ve gelecek olaylar için kendini hazırla. Kırılan vazo tamir edilemez ama gelecekte başka vazoların kırılması önlenebilir

Kural 4: Mümkün olduğunca kimsenin senin adına karar vermesine izin verme ama başkalarının haklı olabileceğini de unutma. Bu hayat senin ve istediğin gibi yaşamaya hakkın var, fakat başkalarını dinle ve onların bakış açısını anlamaya çalış.

Kural 5: Ailen dışındaki insanlarla ilişkilerinde, asla kendi ihtiyaçlarını ikinci plana atma ve kendini hayallerle kandırma. Her zaman ama her zaman önce sen gelmelisin. Asla başka insanlar üzülmesin diye kendini üzmeyi tercih etme.Sen kaldırabiliyorsan, onlarda kaldırabilir. Karşındaki insan senin mutluluğunu düşünmüyorsa ve senin üzülmene yol açıyorsa, o zaman o insan sana değer vermiyor demektir. Bu kişileri değiştireceğini ya da sana zamanla önem vereceğini düşünme. Sana karşılıksız sevgi veren ve senin için her şeyi göze alabilecek tek insanlar ailendir.

Kural 6: Asla kaybetmekten korkarak, sırf inanmak istediğin için karşındaki insanın sevgi sözcüklerine inanma. Sevgi insanın kalbindedir, gözlerindedir, davranışlarındadır, ses tonundadır, sana verdiği önemde ve değerdedir, senin için yaptığı fedakârlıklardadır. İnsanlar çok kısa zamanda sevgi sözcüklerini umarsızca dağıtmaya başlarlar. Bunları dinle ama gerçek sevgiyi karşındakinin davranışlarına bakarak bul. İnanmak istediğin için değil, gerçek olduğu için karşındaki insanın sözlerine inan...

Kural 7: Her zaman ama her zaman, mutlaka kalbini dinle. Hayatta senin için neyin doğru olduğunu bir tek içindeki ses söyleyebilir. Dolayısıyla içindeki sesle konuşmayı öğren. Her gün kendinle kalmak için zaman ayır ve kalbini dinle. Başka şekilde hissetmek için ikna etmeye değil, gerçekten ne hissettiğini bulabilmek için dinlemeye çalış. Bazen içindeki ses sana çok zor geleni yapmanı söyleyebilir ya da duymak istemediklerini söyleyebilir. Korkma ve içindeki sesi dinlemeye devam et...
Kural 8: Her zaman ama her zaman, mutlaka kendine iyi davran. Kendini sev, şefkatle yaklaş. Yanlış yaptığında acımasızca kendini eleştirip üzme... Aksine başını okşa, kendini kucakla ve her şeyin geçeceğini söyle. Üzgün olduğunda, kırıldığında, acı çektiğinde, mutsuz hissettiğinde kendine özen göster, tıpkı hasta bakar gibi kendine bakım uygula. Yapmaktan hoşlandığın aktivitelerle meşgul ol ve bu durumdan çıkarak kimsenin seni incitmesine, üzmesine izin vermeyeceğini göster.

Kural 9: Hayatta her şeyin bir bedeli olduğunu asla unutma ve bedel ödemekten istemediğin için kendini boşlukta bırakma. Örneğin bir insanı incitmişsen, ödeyeceğin bedel o insanın güvenini yitirmektir. Eğer seni sevmeyen biriyle birlikteysen, yalnız kalmaktan korkup ilişkini sürdürme, çünkü bunun bedeli sevgisiz bir hapiste yaşamaktır. Eğer farklı olmaktan korkuyorsan ve başka insanları taklit edip onlar gibi olmaya çalışıyorsan, ödeyeceğin bedel kendine olan saygını yitirmek olacaktır. Diğer taraftan bazen kendin gibi olmanın bedelinin de yalnız kalmak olduğunu unutma. O halde yaşamda her zaman bir bedel ödeyeceğini hatırla. Bir adım atmadan önce mutlaka ödeyeceğin bedeli bil ve kazanacaklarına değip değmediğine bakarak kararlarını ver.

Kural 10: İnsanlara karşı nazik ve sevecen ol, ne olursa olsun asla bir başka insanı kırmak için konuşma, bilinçli olarak üzmeye çalışma ve kendi acını hafifletmek için bir başkasını yaralama.

Kural 11: Hayatta en büyük dostun sen olabileceğin gibi hayattaki en büyük düşmanın gene sen olabilirsin. Seçimini yap ve kendin için dostun mu yoksa düşmanın mı olacağına karar ver. Yaşamdaki tüm acıları atlatabilirsin, her şeye rağmen mutlu olmayı başarabilirsin, istersen kötü alışkanlıklarını bırakabilir ve her zaman yeniden başlayabilirsin. İstersen kendine yeni bir hayat kurabilirsin. Eğer sen kendinin dostu olabilirsen…

alıntı

18 Mart 2010 Perşembe

Kreativ Blogger ödülü almışım:))


Canım Dostum Elif'im yani http://pridesfashion.blogspot.com/ adresinin sahibesi olup tanıdığım en becerikli ve yaratıcı kişiliklerdendir...:) seni seviyorum kuzum benim..:)
ve http://hayatimdakihersey.blogspot.com/sahibesi Neslihan'cığım bana bu ödülü layık bulmuşlar...kendilerine sonsuz teşekkür ediyorum...Keyifle izlediğim bu blogların sahibeleri harika ve çok yaratıcılar, bu gecikmiş teşekkür için de özür diliyorum.....

ÖDÜL ŞARTLARI: Sizi ödüllendirene teşekkür edin.

Sizi ödüllendirenin blog linkini yayınlayın.
Ödülün logosunu yayınlayın.
7 yaratıcı bloggerı ödüllendirin.
7 blogun linkini yayınlayın.
Ödüllendirdiklerinizi haberdar edin.
Kendiniz hakkında 7 ilginç şey yazın.

Blogger Ödülünü paylaşacağım yedi özel kişi:)


1.Bir mimarın Hobisi
2. Noni
3. Sergun
4.Fotoğraf Penceremden
5.Gofrett
6.Yurdanur Duman
7.Mughetto




7 maddede BEN

  1. Haftanın 6 günü kesin çalışıyorum,işimi seviyorum:)
  2. Süprizlere bayılırım,hem yapmaya hem de bana yapılmasına:)).
  3. Mümkün olduğunca canlı performansları takip etmeye bayılırım.(opera,senfoni,bale ve tiyatro)
  4. İnsanlara gerçekten çok fazla değer veriririm,taşıyamadıklarını anlayınca da kendimi ve bu değeri bir ande geri çekerim.
  5. Hayatımdaki en değerli varlığım annemdir.Başta onu ve sevdiklerimi mutlu etmek için elimden geleni yaparım.
  6. Alışveriş etmeye bayılırım.Özellikle ayakkabı ,saat ve aksesuar almak beni çok mutlu eder.
  7. İstanbul'u,dostlarımı ve fotoğraf çekmeyi çok seviyorum:))))