29 Eylül 2009 Salı

Noni 'ciğimin süprizi:)










Merhaba,ve....
Balayı çiftimiz Antalya sahillerinde:)


Bayram tatilinden sonra hem grip hemde iş seyehatim olunca hiç birşey yazamadım....Ama sevgili Noni 'ciğimin süprizi beni inanılmaz mutlu etti...Ellerine sağlık,sunumun, notun her biri ayrı bir güzellikte...Doğum günüm gelmeden aldığım ilk süpriz hediye oldu...Nezaketin ve zerafetin için çok teşekkür ederim....sonsuz sevgilerimle,

20 Eylül 2009 Pazar






Çok eskide kaldı el öpmeler, kenarı dantelli mendiller içinde şekerler,avuca zor sığan kocaman 2,5 liralık bayram harçlıkları...
Postacının getirdiği, uzaktaki dostların bayramı kutlayan bayram kartları...
Aniden yok oldular, yittiler eskilerde bir yerlerde. Yıllarca sadece seyahate gidenler tesadüfen karşılaştılarsa kutladılarbirbirlerinin bayramlarını. Artık bayramlar sadece birer "fırsat" oldu, yorgun bedenlerin dinlenmesi için... Ve bir gün sanal alemle tanıştık ve yeniden hatırladık bayramlaşmanın keyfini... Kenarı dantelli mendiller, parlak kağıda sarılı şekerler, madeni 2,5 liralık
bayram harçlıkları yoktu belki ama bir küçük haber vardı dostlardan; uzun süredir karşılaşmadığın, hala aynı adreste olup olmadığını bilmediğin... Olsun...Sanal da olsa hatırlandığını, unutulmadığını öğrendiğin..
...Ve eski, tek yaprak bayram kartlarında yazıldığı gibi:



" Bayramınız Kutlu Olsun"


Alıntı

16 Eylül 2009 Çarşamba

Otuz beş yaş şiiri

Yaş otuz beş! yolun yarısı eder. / Dante gibi ortasındayız ömrün.Delikanlı çağımızdaki cevher, / Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,Gözünün yaşına bakmadan gider.
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var? / Benim mi Allahım bu çizgili yüz?Ya gözler altındaki mor halkalar? / Neden böyle düşman görünürsünüz,Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
Zamanla nasıl değişiyor insan! / Hangi resmime baksam ben değilim.Nerde o günler, o şevk, o heyecan? / Bu güler yüzlü adam ben değilim;Yalandır kaygısız olduğum yalan.
Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız; / Hatırası bile yabancı gelir.Hayata beraber başladığımız, / Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;Gittikçe artıyor yalnızlığımız.
Gökyüzünün başka rengi de varmış! / Geç farkettim taşın sert olduğunu.Su insanı boğar, ateş yakarmış! / Her doğan günün bir dert olduğunu,İnsan bu yaşa gelince anlarmış.
Ayva sarı nar kırmızı sonbahar! / Her yıl biraz daha benimsediğim.Ne dönüp duruyor havada kuşlar? / Nerden çıktı bu cenaze? ölen kim?Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar?
Neylersin ölüm herkesin başında. / Uyudun uyanamadın olacak.Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında? / Bir namazlık saltanatın olacak,Taht misali o musalla taşında.
Cahit Sıtkı Tarancı

14 Eylül 2009 Pazartesi

Ve Can Dündar'dan...

Bedenin yükünü ayaklar taşır,ruhun yükünü yürekler.. bütün ağırlığınızı ve yorgunluğunuzu kaldıran ayaklarınız için rahatlığı ve şıklığı bir arada barındıran ayakkabıyı seçersiniz. İçinizin acılarını,sıkıntılarını,kırgınlıklarını ve hayallerini yüklenen yüreğiniz için de huzur verici ve "güzel" bir aşk ararsınız. Zaten aşklar da ayakkabılar gibidir... Bazıları çamur yağmur,toz toprak kar buz gibi her türlü "kötü hava"koşullarına dayanıklıdır. Bazıları ise ummadığınız kadar kısa zamanda çabucak "yamulur"ilk yağmurlu havada "altı açılır" veya güzel havalarda bile "iki günde bozulup"gider. Aşkları da ayakkabılar kadar "itinayla"seçmezseniz,tıpkı ayağınızda olduğu gibi yüreğinizde NASIR oluşabilir. Dar gelen bir ayakkabıyı sadece tarzını beğendiğiniz için "zamanla açılır"diyen satıcıya inanarak alırsanız,zaman içinde ayak kemiklerinizde "deformasyon" başlar. Ruhunuzu daraltan bir aşk içinde yalnızca fiziksel beğeniye kapılıp"zamanla düzelir" diyenlere kanarsanız, yine zamanla içinizdeki olumlu duyguların "çarpıldığını" görebilirsiniz. Aşık olabileceğiniz insan türü,tıpkı ayakkabılar kadar değişik stillerde,farklı kalitelerde ve sayısız "renktedir".... Aşkı bir çeşit serüven olarak"spor"gibi yaşayanlar, aynen "spor ayakkabı"gibi dikkat çekici ve rahat kişileri bulurlar. Tersine aşkta tutucu ve istikrarlı olmayı benimseyenler "klasik ayakkabı"gibi muhafazakar çizgiler taşıyanlara tutulurlar. Dekolte ayakkabılar gibi sadece cinsellik ve eğlence zevkleriyle ateşlenen aşklar vardır. "Bez"ayakkabılar gibi kısa ömürlü "tatil aşkları"ise hemen herkesin kişisel tarihinde mevcuttur. "Marka"ayakkabı alır gibi,sevgilinin kariyerine ve maddi durumuna "tutulan"aşıklar görürsünüz. Katı plastikten "yağmur çizmesi"edinir gibi mantık süzgecinden geçirip "işe yarar" biçimde yaşamak isteyenleri de bilirsiniz. Ayrıca ne tuhaf ki,psikolojik testlerde "zaafı"olup evine sayısız çeşitte ayakkabılar yığan insanların aynı zamanda "değişik" türde aşklara da zaafı olduğu söylenir. Evet,aşk "ayakkabıdır". Aynen ayakkabınıza bakım yapmayıp "hor"kullandığnız zaman kolayca eskittiğiniz gibi, aşkınıza da dikkatli davranmayıp özen göstermediğiniz zaman kısa sürede "eskitirsiniz". Ve nasıl ki"delik"bir ayakkabıyı tamir ettirdiğinizde yalnızca"bir miktar"ömrünü uzatmış olursanız;"delik"bir aşkı onarmaya kalkıştığınızda da "asla eskisi gibi olmayacaktır"!

CAN DÜNDAR

Dikkat 2. el otomobil alırken;

http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/alarmnews.aspx?DocID=12262341





İkinci el oto pazarının klasik yalanları bitecek Aysel ALP/ANKARA İkinci el oto pazarlarının, ‘muayyer, ilk sahibinden, doktordan, öğretmenden, bayandan’ yalanları bir mesajla son bulacak.Trafik Sigortaları Bilgi Merkezi (TRAMER) ikinci el araba alan vatandaşın, ‘acaba gerçekten temiz’ mi, endişesini bir iki saniye içinde bitirecek. Bir kısa mesajla satışa konu arabanın, son 7 yıl içinde kaza yapıp yapmadığı, hasar oranı gibi bilgileri tümüyle ortaya dökülecek.
5664’e kısa mesaj
Buna göre vatandaşın, beğendiği arabayı almadan önce bir mesaj atması yeterli olacak. hasar yazıp boşluk bırakacak ve aracın plakasını girdikten sonra TURKCELL 5664’e kısa mesaj olarak gönderecek. Araçla ilgili tüm bilgiler, plakası değişmiş bile olsa birkaç saniye içinde cep telefonuna gelecek. Söz konusu hizmetin bedeli ise 7 SMS yani 14 kontör.
TRAMER Müdürü Mehmet Üst, bu uygulama sayesinde ikinci el oto alımında vatandaşın gerçek bilgiye ulaşımının sağlandığını söyledi. Üst, “Oto pazarında vatandaşın arabanın kaza yapıp yapmadığını anlaması için tamirci aramasına gerek kalmayacak. Kısa mesajla alacağı aracın geçmişi anında cebine gelecek” dedi.
Kusur oranı da mesajla
TRAMER, hasarların yanı sıra kaza tespit tutanakları raporlarının sonuçlarının da bir mesajla öğrenilmesini sağladı. Bunun için de kaza yapan araç sahibinin KAZA yazıp, boşluk bıraktıktan sonra araç plakasanı girerek yine TURKCELL 5664’e göndermesi yeterli olacak. Aynı şekilde kaza raporunun çıkıp çıkmadığı, çıktıysa kusur oranları bu mesajla cep telefonuna gelecek. Böylece kaza yapan sürücünün sigorta şirketinden bilgi almak için uğraşmasına gerek kalmayacak. Bunun bedeli 5 SMS yani 10 kontör.
Poliçeniz var ama unuttunuz
Zorunlu trafik sigortası ya da kasko poliçelerinin yürürlükte olup olmadığı; kasko poliçelerine uygulanan hasarsızlık indirimi gibi konularda da vatandaş mesajla bilgi alabilecek. Bunun için de trafik ya da kasko yazıp boşluk bıraktıktan sonra aracın plakasını girerek aynı mesaj numarasına göndermek yeterli olacak.
Mehmet Üst, “Örneğin bir sürücü tatile çıkarken zorunlu trafik sigortası poliçesini yayına almayı unuttu ama trafik polisi de kendisini durdu. Hemen bir mesaj atarak polise poliçesinin geçerlilik süresinin dolmadığını ispatlayabilir” dedi.
Mağdurlara müjde
Merkezin bir diğer hizmeti de trafik kazası mağdurlarına yönelik. Bunun için de trafik kazası mağdurunun hasarı hangi sigorta şirketinden alacağını öğrenmek için MAĞDUR yazıp; boşluk bırakarak TC Kimlik No’sunu girdikten sonra TURKCELL 5664’e gönderebilecek.

Herkese sorunsuz alışverişler diliyorum.....

12 Eylül 2009 Cumartesi

Fiyat ve Değer




Avrupa'nın ünlü sanat merkezilerinden birinde, çocuğun biri, vitrinde çok hoş bir tablo görür. Tablonun bedeli oldukça yüksektir.

Çocuk bu tabloyu annesinin yaklaşan doğum gününe almayı ister.
ve bir iş bulup kıt kanaat geçinerek biriktirdiği tüm para ile mağazaya gider.

Şanslıdır ; tablo hala satılmamıştır. Içeri girer , tabloyu bir süre yakından izledikten sonra
resmi yapan sanatçıyı bulur. ve
" Ann emi n doğum günü için bu resmi satın almak istiyorum . Ama herşeyim , tüm param bu kadar " der.

Ressam bir süre düşündükten sonra resmi paketler ve çocuga satar.
Çocuk paketini alır ve tesekkür ederek çıkar.

Mağazada adamın arkadaşları da vardır. ve şaşkın şaşkın sorarlar ;
" Sen ne yaptın , o resmin değeri milyonlar ederdi. Neden bu kadar düşük rakama sattın. ? "

Ressam cevap verir ;
"Evet ; ben bu resme milyonlarını verecek bir sürü insan bulabilirim.
ancak tüm servetini bu resme verecek kac kişi bulabilirdim?..."

Günümüzde insanlar herşeyin fiyatını biliyor , fakat hiçbir şeyin değerini bilmiyorlar .

Oscar WILDE ...

Kazazedelerin bu güvenceden haberi yok!!!

Bir şirketin sigorta departmanındaki arkadaşımın attığı e-maili sizlerle paylaşamak istedim...Allah korusun...ihtiyacımız olmasın ama bilmekte fayda var.... Detayı aşağıdaki adresten okuyabilirsiniz...


http://www.finansgundem.com/haber/oku/sigorta/11274/kazazedelerin_guvenceden_haberi_yok


'Kazazedelerin Güvence'den haberi yok'


Trafik kazalarında meydana gelen yaralanma, sakat kalma ve ölüm gibi hallerde mağdur vatandaşların zararını karşılamak için kurulan ve mağdurlara 150 bin TL'ye kadar ödeme yapabilen “Güvence Hesabı”ndan vatandaşların haberdar olmadığı bildirildi.
Güvence Hesabı Müdürü Abdülkadir Küçük, yaptığı açıklamada, her yıl trafik kazalarında binlerce insanın hayatını kaybettiğini, binlercesinin de yaralanıp sakat kaldığını ancak trafik kazalarında mağdur olan vatandaşların, sigorta şirketlerinden kesilen küçük paylarla oluşturulan “Güvence Hesabı”ndan 150 bin TL'ye kadar para alabileceğini bilmediğini söyledi.Resmi verilere Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı sorumluluk bölgelerinde 2008 yılında meydana gelen 929 bin 304 trafik kazasında, 4bin228 kişinin hayatını kaybettiğini, 183 bin 841 kişinin yaralandığını belirten Küçük, şöyle devam etti:“Türkiye'de her 14 araçtan biri kazaya karışıyor. Bunun yanında ülkemizde bulunan toplam 14 milyon araçtan yüzde 30'a yakın kısmı trafik sigortasını yaptırmıyor. Yani 14 milyon araçtan zorunlu yaptırılması gereken Mali Sorumluluk Sigortası'nı (trafik sigortası) 4 milyon araç yaptırmamış. 2008 yılında meydana gelen 929 bin 304 trafik kazasında, 4 bin 228 kişi hayatını kaybetmiş, 183 bin 841 kişi yaralanmış.Gelinen noktada trafik kazalarında insan sağlığı ile ilgili durumlarda yaralanma, sakat kalma ve ölüm olaylarında mağdur olanlar, gerekli evrakı (kaza tespit tutanağı, kaza zaptı gibi) uğramış oldukları zararları gösteren belgeleri gönderenlere 150 bin TL'ye kadar ödeme yapıyoruz. Mağdur vatandaşlarımız sadece 3-5 evrakı hiçbir aracı kullanmadan posta yolu ile bize göndererek bu parayı alabilirler.” dedi..

11 Eylül 2009 Cuma

Ve Hesi'den 2. alışveriş:))




Sevgili Hesionka'nın pasajından aldığım Talibi Çok Sahibi Tek Tacıma kavuştum....:))
Ve yine mükemmel sunumu süpriz hediyesi ile beni mutlu etti. Ellerine sağlık canım...



Şimdi sizleri Hesionka 'nın butiğine bakmaya davet ediyorum...:) http://hesionka.pasaj.com/

ask, mantik evliligi ve platonik:))






Bu anlatıma bayıldım...paylaşmak istedim.........

Bir kadın nasıl gider???

Geçirdiğim zor 1 ay için geçirtene sonsuz teşekkür ederim.....

Bir kadın ne zaman gider? Hiç düşündünüz mü, bir kadının gidişi neden bir erkeğin gidişi kadar gürültülü olmaz? Kavgasız, sessiz ve anlamsızca gider kadın.

İlişkide erkekler sıkıldıklarını belli ederler. Bu iş yürümeyecek düşüncesini, gözünüze sokarlar. Önce gereksiz kavgalar başlar. “Sen zaten hep böylesin” cümleleri yerleşir diyaloglara, “şunu yapmandan nefret ediyorum” alt metni üstüne, binlerce söz edilir. Elleri ayrılır erkeklerin, televizyon karşısında el ele oturuşlar biter, herkesin kendi koltuğu vardır ve artık uyku gelince yatağa gitmek zor gelir. Çoğu zaman kadının üstüne örttüğü battaniyeyi, sabaha karşı üstünden attığı için, üşüyerek uyanan adam, sessizce yatağa gider, hiç dokunmadan, çalar saatini sesini bekler tan vaktinde.
Akşam toplantılar çıkar, seyahatler girer araya işi müsaitse ve eve gelince, nasılsının yerini alır yemek mönüsünü sormak. Görev gibi, tatsız ve uzun aralıklarla yapılan sevişmelerin acısına, ihanet eklenir. Dışarıdaki konuşmaları kulağına gelir kadının, çocukları için evliliğini yürüttüğünü söyler herkese adam ve hiç hatayı kendinde aramaz. Kafasına göre birini bulmadan, bir dala tutunmadan, başka bir tene dokunmadan gidemez adam, gideni de zordur.Yani, bir erkek ilişkiden gideceğini hem belli eder, hem bağıra çağıra anlatır. Şiddete varan gece yarısı kavgalarında, alkol limitini aşmış ve kim bilir hangi hayali aşkı bırakarak gelmenin kızgınlığını çıkarır, saatlerce beklemiş olan kadından. Bu kadar basittir, bakarsın yüzüne ve anlarsın ki, o adamda artık sevgiye dair hiçbir şey kalmamıştır.
Kadınlar böyle gitmez aslında gidemez. Çok uzun emekler verir ilişkisini yürütmek için. Birinin kadını olmayı yüreği, beyni, ruhu o kadar zor kabul etmiştir ki, başka bir adama ait olmayı istemez. Erkek gibi, çorbanın tuzu eksik diye kavga çıkarmaz mesela, tam tersi, konuşmamız lazım der. Erkekler de en çok bu cümleye sinir olurlar. Ertelenir o konuşmalar, maç bitimine, yemek sonrasına ve daha birçok lüzumsuz şeyin ardına ötelenir. Kadınlar inatçıdır, hayata tutundukları gibi, aşklarına da sahip çıkarlar. Bu yüzdendir, konuşup derdini anlatma isteği, karşı tarafı ikna edene kadar uğraşırlar. Sonunda pes eder adam, bir ışık görür kadın, tüm derdini paylaşır. Genellikle ne cevap alır? Abuk sabuk konuşma! Gereksiz ve saçma gelmiştir adama anlatılanlar, hiç de üstünde durmamıştır. Yine bir sıkıntı, tatmin edilemeden geçiştirilir ve adam gün gelip bunların kendisine ok gibi döneceğini bilemez.
Bir kadın şikayet ediyorsa, ya da erkeklerin deyimi ile vıdı vıdı ediyorsa; erkek bilmelidir ki, o ilişkiden hala ümidi vardır kadının. Yürütmek, birlikte yaşamak, sorunları çözerek mutlu olmak istiyordur. Daha önemlisi, o adamı hala seviyordur.
Kadın susarak gider! En önemli detaydır, erkeklerin hiç anlayamadığı durum işte bu kadar basittir. O gün gelene kadar konuşan, kavga eden, tartışan kadın, kendini sessizliğe vermiştir. Ne zaman ümidini o ilişkiden kestiyse, o zaman sevgisi de yara almış demektir. Yüreğindeki bavulları toplamıştır, kafasındaki biletleri almış ve aslında bedeni orada durarak, ilişkiden çıkıp gitmiştir. Kadın, gerçekten gitmişse, çok sessiz olmuştur ayrılışı, kimse hissetmeden, kapıları vurup kırmadan gitmiştir. Her akşam eve geldiğinde, kapının açıldığını gören adam anlamaz ama bir kadın sessizce gider. Ne mutfağında yemek pişiren, ne yan koltukta televizyon izleyen, ne gece ruhunu kenara koyarak yatakta sevişmeye çalışan kadın, artık o kadındır. Bir kadının çığlıklarından, kavgalarından korkmamak gerekir, çünkü kadının gidişi sessiz ve asildir...

Alıntıdır

10 Eylül 2009 Perşembe

Bugün içimde bir hüzün var....


Yüzümdeki tebessümlerimi önce kahakaya çevirip; sonra gözyaşlarımda boğulan benim inatçı sevdiğimle kırgınlığımızın 1 ayı doldu!!!Sensizliği hiç sevemedim...Şimdi içimdeki acının yüzümdeki gülüşleri çalmasını izliyorum...Kimine göre boşvermeliyim...kimine göre peşinden gitmeliyim..tek bildiğim acı çektiğim ...sohbetini sevdiğim bir büyüğüm"beklemek ve ummak insanoğluna verilen en büyük cezadır" demişti...Her ne kadar bu cezayı neden verdiğini bize bilmesemde gelecek ay 9 Ekim doğum günüm ve benim dilediğim tek hediye sensin....

7 Eylül 2009 Pazartesi

DAVRANIŞ

Bir varmış bir yokmuş, kadın sabah kalkmış, aynaya bakmış ve kafasında yalnız üç kıl saç görmüş."Hımm, demiş galiba bugün saçımı örgü yapacağım!"
Öyle de yapmış, günü de harika geçmiş! Ertesi gün kalkmış,aynaya bakmış,Kafasında iki tel saç kalmışmış....
"H-M-M," demiş,
"Bugün saçımı ikiye ayıracağım demiş."
Dediğini de yapmış, harika bir gün geçirmiş.. Bir ertesi gene kalkmış,aynaya bakmış, kafasında tek tel saç var.
"Tamam, tamam demiş...artık bugün at kuyruğu yaparım..."Öyle de yapmış, ve çok çok güzel bir gün geçirmiş...
Daha bir ertesi,
aynaya baktığında,
Kafasında bir tek tel bile kalmamışmış!
"WoW!" diye bağırmış.
"Bugün saç derdim yok!"

Davranış herşeydir!!!.



Gerektiğinden kibar ol!
Tanıdığın herkes kendi savaşını yaşamakta zaten!!
Basit yaşa,

cömertçe sev,
yürekten düşün sevdiklerini,
Tatlı konuş.......
Hayat, fırtınanın geçmesini beklemek değildir ki!...
Yağmurda dansetmeyi becerebilmektir!

4 Eylül 2009 Cuma

Antalya Business Club İftarda





Merhaba...dün akşam daha öncede sosyal etkinlikler yaptığımız club arkadaşlarımızla Antalya Anadolu Park'ta iftarımız açtık..Yemyeşil doğanın içinde hoş bir mekandır....Pazarları kahvaltı ve akşam yemeklerinde tercih edilen bu mekanda 22 kişinin katıldığı yemek oldukça keyifli geçti...Semazen ve ney sesi eşliğinde hazırlanan menüleri tavsiye ederim..Hizmet,ortam ve fiyatlandırma başarılı idi.Gecenin sonunda kahvelerimizi Sheakspare'de yudumlayıp muhabbete daldık...Antalya'ya geldiğinizde gidebileceğiniz mekanların başında gelebilir.Sevgiler,...:)
Çünkü biz gerçek DOSTUZ
Bir gün bunalırsan ve sıkıntını paylaşmak istersen beni ara....
İki elim kanda olsa gelirim,sıkıntını yok ederim...
Bir gün ağlayacak gibi olursanda ara beni ....
Seni belki güldüremem ama söz veriyorum seninle birlikte ağlayabilirim....
Bir gün uzaklara kaçmak istersen beni aramaktan çekinme....
Seni belki durduramam ama senle birlikte koşabilirim.....
Bir gün yüksek bir köprüden atlamaya kalkarsanda ara beni.....
Senle birlikte atlayamam ama aşağıda bekler seni tutabilirim...
Bir gün herhangi bir konuda kararsız kalırsan ara beni.....
Seni senden çok düşünür sana fikirler verebilirim.....
Bir gün kimseyi dinlememeye karar verirsende ara beni....
Ağzımı açmayacağım ve söyleyemediklerimi bile dinleyeceğim....
Bir gün beni üzdüğünü düşünürsende çekinme,yine ara....
Göreceksin sana kıyamam,kızamam,üzemem seni.....
Bir gün beni ararsan ve benden bir karşılık alamazsan ....
Söz ver o zaman sen ulaşacaksın bana ....
Çünkü o an bir meleğe gereksinim duyacağımı bilmelisin......

Alıntı


3 Eylül 2009 Perşembe

Önemli bir bilgi(otomotivci olunca:)

Arabaya biner binmez hemen klimayı açmayınız!
Arabanıza bindikten sonra lütfen camlarınızı açınız ve hemen klimayı açmayınız.
Yapılan bir araştırmaya göre, arabanın gösterge paneli, koltuğu, Benzen yayan hava temizleyicileri (araba kokuları),Kansere sebep olan bir zehirdir (kanserojen-arabanız içinde ısınmış plastiklerin solunması olarak not alınmıştır). Kanser sebebine ilave olarak, kemiklerinizi zehirler, kansızlığa ve lösemiye sebep olur. Kanser riskinin artması ayrıca hamile bayanlarda düşüğe de neden olabilir.
İç mekanlarda (kapalı ortamda) kabul edilebilir Benzen seviyesi her (0,093m2) sq.ft'de 50mg dır. Pencereleri kapalı park etmiş bir arabanın içinde 400-800mg Benzen içermektedir. Fakat 60 F (15,5 C derece) derece üzerinde bir sıcaklıkla güneşin altında park ettiyse Benzen seviyesi 2000-4000 mg üzerine çıkar. Bu da kabul edilebilir seviyenin 40 katıdır. Ve araba içine giren insanlar bu aşırı miktardaki zehiri çaresiz bir şekilde içine çekerler.
Arabanın içine girmeden önce camları açmanızı ve içerdeki havanın dışarıya çıkmasına zaman verilmesi önerilir. Benzen böbrek ve karaciğerinizi etkileyen bir zehirdir ve bu zehirli maddenin vücudunuz tarafından dışarı atılması çok zordur.

"Dün tarih oldu yarın bir sır"

Dudakla bardak arası... Eski Sisam krallarından Ancee adında bir zalim, yeni yaptırdığı bir bağaüzüm kütükleri diktiriyormuş. İşlerin bir an önce bitmesinisağlamak için de kölelerini hiç dinlenmeden çalıştırıyormuş. O zavallıkölelerden biri, birgün pek bitkin düştüğü için dayanamaz ve zalim krala:-Niçin bu kadar acele ediyorsunuz efendim? Siz bu bağın üzümlerindenyapılacak şarabı hiçbir zaman içemeyeceksiniz ki! deyivermiş.Kral biraz kızmışsa da sesini çıkarmamış. Nihayet gün gelip üzümleryetiştikten sonra, kral köleler de dâhil herkesin hemen toplanmasınıemretmiş. Bir müddet sonra da o bağın üzümlerinden yapılmış şaraptan birbardak getirilmesini emretmiş. Daha önce kehanet gösterisindebulunan köleyi de huzuruna çağırtmış. Şarap bardağını elinealarak:-Söyle bakayım, benim bu şaraptan hiçbir zaman içemeyeceğimi tekrar iddiaedebilir m! isin? diye sormuş.Köle şöyle cevap vermiş:-Belli olmaz efendim. İçebileceğinizi söyleyemem.Çünkü dudak ile bardakarasındaki mesafe çok uzundur. O arada başınıza neler gelebileceğini debilemem!Köle sözlerini bitirir bitirmez, içeri kralın adamlarından birigirmiş. Bir yaban domuzunun bahçeye girdiğini ve asmaları kırıpdöktüğünü söylemiş. Kral elindeki bardaktan bir damla dahi içmeden hemendışarı fırlamış. Bahçede domuzun bulunduğu yere koşmuş.Kral ve domuz arasında öldüresiye bir mücadele başlamış. Sonunda yabandomuzu mızrak gibi azı dişleriyle, Sisam kralının karnını yarıpölümüne sebep olmuş.Kral bostanda, bardak masada kalmış...Şu söz bu olayı güzel bir şekilde ifade ediyor:Nasip ise gelir Hint'ten Yemen'den, Nasipdeğil ise ne gelir, elden?'Kalbinize yakın bulduklarınızı çantada keklik sanmayın. Sıkıca asılınonlara tıpkı hayata asıldığınız gibi... Çünkü onlarsız hayat daanlamsızdır..Hayatı çok hızlı koşmayın, nereden geldiğinizi ve nereye gittiğiniziunutmayın. Hayatın bir yarış değil, her saniyesinin tadı çıkarılmasıgereken güzel bir yolculuk olduğunu aklınızdan çıkarmayın.Dün tarih oldu... Yarın bir sır... Bugünün kıymetini bilin.Sevgiyle Kalın

2 Eylül 2009 Çarşamba

Kitap




Bugün izleyicisi olduğunm Noni'nin kitap bölümde dikkatimi çeken 2 kitabım geldi....en kısa zamanda okumak istiyorum...http://nonim.blogspot.com/search/label/Kitap




1.Ondan Sana Yar Olmaz Epsilon yayınları Greg BEHRENDT & Lız TUCCILLO


2. İçimizdeki Kapıları Açmak Epsilon Yayınları Eıleen CADDY






Siparişimi verdiğim adresi sizlerle paylaşmak istedim...Hiç bir sorun yaşamadın...hemde pek çok siteden daha uygun fiyata alışveriş yaptım...Noni 'ye tavsiyesi için teşekkür ederim...