5 Ekim 2010 Salı

az kaldı....




Yıllar öylesine hızla geçiyor ki;9 Ekim Cumartesi günü hayatımın 1 yılı daha bitip yenisini karşılamaya hazırlanıyorum....Zor bir yıl geçti... Bu yeni yaşım benim için daha hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum....

15 Eylül 2010 Çarşamba

BİRGÜN SENİ SEVDİĞİMİ ANLARSIN


BİRGÜN SENİ SEVDİĞİMİ ANLARSIN



Uykuların kaçar geceleri

Bir türlü sabah olmayı bilmez

Dikilir gözlerin tavanda bir noktaya

Deli eden bir uğultudur başlar kulaklarında

Ne çarşaf halden anlar, ne yastık

Girmez pencerelerden beklediğin aydınlık

Kapanır yatağına çaresizliğine ağlarsın

Onun unutamadığın hayali

Sigaradan derin bir nefes çekmişçesine dolar içine

Sevmek neymiş birgün anlarsın



Birgün anlarsın aslında herşeyin boş olduğunu

Şerefin, faziletin, iyiliğin, güzelliğin

Gün gelir de sesini bir kerecik duymak için

Vurursun başını soğuk taş duvarlara

Büyür gitgide incinmişliğin, kırılmışlığın

Duyarsın ta derinden acısını çaresiz kalmışlığın

Sevmek neymiş birgün anlarsın



Birgün anlarsın ne işe yaradığını ellerinin

Niçin yaratıldığını

Bu iğrenç dünyaya neden geldiğini

Uzun uzun seyredersin de aynalarda güzelliğini

Boşuna geçip giden yıllarına yanarsın

Dolar gözlerin için burkulur

Sevmek neymiş birgün anlarsın



Birgün anlarsın sevilen dudakların

Sevilen gözlerin erişilmezliğini

O hiç beklenmeyen saat geldi mi

Düşer saçların önüne ama bembeyaz

Uzanır gökyüzüne ellerin

Ama çaresiz, ama yorgun, ama bitkin

Bir zaman geçmiş günlerin uykusuna dalarsın

Sonra dizilir birbiri ardınca gerçekler acı

Sevmek neymiş birgün anlarsın



Birgün anlarsın hayal kurmayı

Beklemeyi

Ümit etmeyi

Bir kirli gömlek gibi çıkarıp atasın gelir

Bütün vücudunu saran o korkunç geceyi

Lanet edersin yaşadığına

Maziden ne kalmışsa yırtar atarsın

Zaman bir çiçek gibi büyür kabrimde kendiliğinden

Bir gün seni sevdiğimi anlarsın





Ümit Yaşar OGUZCAN

11 Eylül 2010 Cumartesi

12 DEV ADAM ismini tarihe yazdırdı tebrikler.




BASKETBOL MİLLİ TAKIMIMIZ DÜNYA BASKETBOL ŞAMPİYONASI YARI FİNALİNDE SIRBİSTANI 83-82 YENEREK ADINI FİNALE YAZDIRDI.. FİNALDE AMERİKA İLE DÜNYA ŞAMPİYONLUĞU İÇİN MÜDAHELE VERECEK..

Sevgiliye...




Senin için yasak dediler…
-Yasaklar çiğnenmek içindir dedim.

Senin için imkansız dediler…
-Önemli olan ...imkansızı başarmak dedim….

Senin için olmaz dediler…
-Dünya da olmayacak şey yok dedim.

Senin için zor dediler…
-Kolay olsaydı değeri olmazdı dedim.

Onda bulduğun nedir ki dediler…
-Herkeste arayıp bulamadığım dedim.

Senin için o ne dediler…
-Hayattaki gülen yüzüm dedim.

Ona öyle nasıl bağlandın dediler…
-Ben değil o ”bağladı” dedim.

Oda senin gibi sevdimi dediler…
İşte cevap veremediğim tek şey buydu.
Eğer bunu bilmiyorsan vazgeç dediler…

-”Vazgececek olsaydım sevmezdim” dedim….

CAN YÜCEL

Sevgiliye...

Senin için yasak dediler…
-Yasaklar çiğnenmek içindir dedim.

Senin için imkansız dediler…
-Önemli olan ...imkansızı başarmak dedim….

Senin için olmaz dediler…
-Dünya da olmayacak şey yok dedim.

Senin için zor dediler…
-Kolay olsaydı değeri olmazdı dedim.

Onda bulduğun nedir ki dediler…
-Herkeste arayıp bulamadığım dedim.

Senin için o ne dediler…
-Hayattaki gülen yüzüm dedim.

Ona öyle nasıl bağlandın dediler…
-Ben değil o ”bağladı” dedim.

Oda senin gibi sevdimi dediler…
İşte cevap veremediğim tek şey buydu.
Eğer bunu bilmiyorsan vazgeç dediler…

-”Vazgececek olsaydım sevmezdim” dedim….

CAN YÜCEL

9 Eylül 2010 Perşembe

Mutlu Bayramlar...



Damağınızı, ruhunuzu ve çevrenizi tadlandıran, güzel ve bereketli bir bayram dilerim...

4 Eylül 2010 Cumartesi

Ve Bodrum ...:)










Bu yaz tatilimi geçirdiğim ve çok sevdiğim Bodrum'dan notlarım var....

İstanbul'da oturan Pınar'ımla uzun zamandır planladığımız tatilimiz mükemmel geçti 
Her zaman ki gibi  Bodrum Kalesi'ne karşı kendimizi evimizde gibi hissettiğimiz Gözegir Hotel'de kaldık....
Gündüzleri Torba sanat evi,Kala Beach, Cafe Delmar....
Her gece olmazsa olmaz Marina Yat Club ve ertesinde farklı mekanlar....Hanımefe'de Fasıl keyfi, Küba,gecenin son noktası Mavi Bar....aklıma gelenler

Ve oraya yerleşen okul arkadaşım Aynur'la, Ankara'da yaşayıp bize katılan Özgen'inde bize katılması ile muhteşem dörtlü feci eğlendik...:))

31 Mayıs 2010 Pazartesi

İstanbul Ertesi:)))

Harika bir haftasonu ertesinde yeniden Antalya'dayım...İstanbul'daki haftasonu tatilimde özlediğim arkadaşlarımla görüşme şansım oldu.Pazar günü lisedeki dostlarla okulumuzun bahçesinde düzenlenen ilk pilav gününde bulunarak harika bir pazar geçirdiğimi söyleyebilirim...Eski hatıralar, özlenen dostlar, öğretmenler.....ne yıllardı.:))

25 Mayıs 2010 Salı

İstanbul'a 2 gün kala:)))


Bugün biletlerimi aldım...Hafta sonu İstanbul'dayımmmmm.....Çok mutluyum....Pazar günü Lise arkadaşlarımla ilk pilav günümüzü yapacağız......Yıllar sonra yeniden bir araya geleceğiz...

31 Mart 2010 Çarşamba

Bir toplantı için İstanbul:)

12 mart 16 mart arasında bir toplantı için İstanbul'a geldim. Ama inanın o kadar yoğun bir program içindeydim ki ailemi bile 2 saat görebildim... Sadece Cuma ve Cumartesi akşamı yemek ve eğlence için eski dostlarıma ayırdım...

Ve Cumartesi dostlarımın benim için önceden düşünülmüş bir süpriz oldu....uzun zamandır izlemek istediğim Ghetto'da Ayhan Sicimoğlu'nu izledik...:)) Hastasıyım:)))Mutlaka gidin ve izleyin derim süper bir gece idi....Müzik,Yemek, Dans ve Dostlar:))) Ulus 29 Muhteşem ve özlediğim İstanbul'daki manzaraya karşı,nefis müzikler...



Vücudumuz bir Makina gibi çalışıyor....

İNSAN VUCUDUNA,
BU MAKİNEYE HİÇ BU GÖZLE BAKTINIZ MI ?
BİR KEZ DAHA BAKMAYA VE BU DÜZENİ BOZMAMAK İÇİN
KENDİ KENDİNİZE SÖZ VERMEYE VAR MISINIZ ??? ....

http://vimeo. com/6505158


Alıntı

28 Mart 2010 Pazar

Uzun bir aradan sonra;)

Uzun süredir yazamadığım için kendimi suçlu hissetmeye başladığımı söylemeliyim...Ama bugün bu arada neler yaptığımı toparlayıp tek tek yazmaya karar verdim..:)

Antalya J.J. Cem Adrian konseri bunlardan ilki:) Şubat ayı içindeki en keyifli aktivitelerden biriydi...

Mevlana'dan

Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum.
Işığı gördüm, korktum.
Ağladım.
Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim.
Karanlığı gördüm, korktum.
Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi...
Ağladım.
Yaşamayı öğrendim.
Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu;
aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar olduğunu
öğrendim.
Zamanı öğrendim.
Yarıştım onunla...
Zamanla yarışılmayacağını,
zamanla barışılacağını, zamanla öğrendim...
İnsanı öğrendim.
Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu...
Sonra da her insanin içinde
iyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim.
Sevmeyi öğrendim.
Sonra güvenmeyi...
Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu,
sevginin güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu
öğrendim.
İnsan tenini öğrendim.
Sonra tenin altında bir ruh bulunduğunu...
Sonra da ruhun aslında tenin üstünde olduğunu öğrendim.
Evreni öğrendim.
Sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim.
Sonunda evreni aydınlatabilmek için önce çevreni aydınlatabilmek
Gerektiğini öğrendim.
Ekmeği öğrendim.
Sonra barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini.
Sonra da ekmeği hakça üleşmenin, bolca üretmek kadar
önemli olduğunu öğrendim.
Okumayı öğrendim.
Kendime yazıyı öğrettim sonra...
Ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana...
Gitmeyi öğrendim.
Sonra dayanamayıp dönmeyi...
Daha da sonra kendime rağmen gitmeyi...
Dünyaya tek başına meydan okumayı öğrendim genç yasta...
Sonra kalabalıklarla birlikte yürümek gerektiği fikrine vardım.
Sonra da asil yürüyüşün kalabalıklara karşı olması gerektiğine vardım.
Düşünmeyi öğrendim.
Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim.
Sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yıkarak düşünmek
olduğunu öğrendim.
Namusun önemini öğrendim evde...
Sonra yoksundan namus beklemenin namussuzluk olduğunu;
gerçek namusun, günah elinin altındayken, günaha el
sürmemek olduğunu öğrendim.
Gerçeği öğrendim bir gün...
Ve gerçeğin acı olduğunu...
Sonra dozunda acının, yemeğe olduğu kadar hayata da
“lezzet” kattığını öğrendim.
Her canlının ölümü tadacağını,
ama sadece bazılarının hayatı tadacağını öğrendim.
Ben dostlarımı ne kalbimle nede aklımla severim.
Olur ya...
Kalp durur...
Akıl unutur...
Ben dostlarımı ruhumla severim.
O ne durur, ne de unutur...

MEVLANA

22 Mart 2010 Pazartesi

Kimsenin söyleyemediği Kurallar

Kural 1: Asla kendinden şüphe etme... Sen ne hissediyorsan o her zaman doğrudur. Dünyadaki bütün insanlar toplansa ve sana aksini söylese bile senin hissettiklerin senin için doğrudur. Onlar farklı hissedebilir, farklı düşünebilir ama bu senin hissettiklerinin yanlış olduğunu göstermez, sadece onlardan farklı olduğunu gösterir.

Kural 2: Asla farklı olduğun için utanma. Eğer çevrende senin gibi düşünen, seni anlayan insanlar yoksa, o zaman çirkin ördek yavrusu hikayesini hatırla... Muhtemelen sen yanlış yerde, yanlış insanlarla birlikte olduğun için seni anlamıyorlardır. O halde hedefin, ait olduğun yeri bulmak olmalıdır. Asla muhteşem bir kuğu olduğun gerçeğini unutma ve ördek olmak için uğraşma.

Kural 3: Geçmişte yaptıkların için pişmanlık duyma ve özür dileme. Yaşadıklarının senin için önemli bir ders olduğunu kendine hatırlat. Bu tecrübe ile aldığın bilgiyi özenle incele, olayda yaptığın hataları ve yeniden aynı durumda olsan nasıl davranacağını iyice düşün ve gelecek olaylar için kendini hazırla. Kırılan vazo tamir edilemez ama gelecekte başka vazoların kırılması önlenebilir

Kural 4: Mümkün olduğunca kimsenin senin adına karar vermesine izin verme ama başkalarının haklı olabileceğini de unutma. Bu hayat senin ve istediğin gibi yaşamaya hakkın var, fakat başkalarını dinle ve onların bakış açısını anlamaya çalış.

Kural 5: Ailen dışındaki insanlarla ilişkilerinde, asla kendi ihtiyaçlarını ikinci plana atma ve kendini hayallerle kandırma. Her zaman ama her zaman önce sen gelmelisin. Asla başka insanlar üzülmesin diye kendini üzmeyi tercih etme.Sen kaldırabiliyorsan, onlarda kaldırabilir. Karşındaki insan senin mutluluğunu düşünmüyorsa ve senin üzülmene yol açıyorsa, o zaman o insan sana değer vermiyor demektir. Bu kişileri değiştireceğini ya da sana zamanla önem vereceğini düşünme. Sana karşılıksız sevgi veren ve senin için her şeyi göze alabilecek tek insanlar ailendir.

Kural 6: Asla kaybetmekten korkarak, sırf inanmak istediğin için karşındaki insanın sevgi sözcüklerine inanma. Sevgi insanın kalbindedir, gözlerindedir, davranışlarındadır, ses tonundadır, sana verdiği önemde ve değerdedir, senin için yaptığı fedakârlıklardadır. İnsanlar çok kısa zamanda sevgi sözcüklerini umarsızca dağıtmaya başlarlar. Bunları dinle ama gerçek sevgiyi karşındakinin davranışlarına bakarak bul. İnanmak istediğin için değil, gerçek olduğu için karşındaki insanın sözlerine inan...

Kural 7: Her zaman ama her zaman, mutlaka kalbini dinle. Hayatta senin için neyin doğru olduğunu bir tek içindeki ses söyleyebilir. Dolayısıyla içindeki sesle konuşmayı öğren. Her gün kendinle kalmak için zaman ayır ve kalbini dinle. Başka şekilde hissetmek için ikna etmeye değil, gerçekten ne hissettiğini bulabilmek için dinlemeye çalış. Bazen içindeki ses sana çok zor geleni yapmanı söyleyebilir ya da duymak istemediklerini söyleyebilir. Korkma ve içindeki sesi dinlemeye devam et...
Kural 8: Her zaman ama her zaman, mutlaka kendine iyi davran. Kendini sev, şefkatle yaklaş. Yanlış yaptığında acımasızca kendini eleştirip üzme... Aksine başını okşa, kendini kucakla ve her şeyin geçeceğini söyle. Üzgün olduğunda, kırıldığında, acı çektiğinde, mutsuz hissettiğinde kendine özen göster, tıpkı hasta bakar gibi kendine bakım uygula. Yapmaktan hoşlandığın aktivitelerle meşgul ol ve bu durumdan çıkarak kimsenin seni incitmesine, üzmesine izin vermeyeceğini göster.

Kural 9: Hayatta her şeyin bir bedeli olduğunu asla unutma ve bedel ödemekten istemediğin için kendini boşlukta bırakma. Örneğin bir insanı incitmişsen, ödeyeceğin bedel o insanın güvenini yitirmektir. Eğer seni sevmeyen biriyle birlikteysen, yalnız kalmaktan korkup ilişkini sürdürme, çünkü bunun bedeli sevgisiz bir hapiste yaşamaktır. Eğer farklı olmaktan korkuyorsan ve başka insanları taklit edip onlar gibi olmaya çalışıyorsan, ödeyeceğin bedel kendine olan saygını yitirmek olacaktır. Diğer taraftan bazen kendin gibi olmanın bedelinin de yalnız kalmak olduğunu unutma. O halde yaşamda her zaman bir bedel ödeyeceğini hatırla. Bir adım atmadan önce mutlaka ödeyeceğin bedeli bil ve kazanacaklarına değip değmediğine bakarak kararlarını ver.

Kural 10: İnsanlara karşı nazik ve sevecen ol, ne olursa olsun asla bir başka insanı kırmak için konuşma, bilinçli olarak üzmeye çalışma ve kendi acını hafifletmek için bir başkasını yaralama.

Kural 11: Hayatta en büyük dostun sen olabileceğin gibi hayattaki en büyük düşmanın gene sen olabilirsin. Seçimini yap ve kendin için dostun mu yoksa düşmanın mı olacağına karar ver. Yaşamdaki tüm acıları atlatabilirsin, her şeye rağmen mutlu olmayı başarabilirsin, istersen kötü alışkanlıklarını bırakabilir ve her zaman yeniden başlayabilirsin. İstersen kendine yeni bir hayat kurabilirsin. Eğer sen kendinin dostu olabilirsen…

alıntı

18 Mart 2010 Perşembe

Kreativ Blogger ödülü almışım:))


Canım Dostum Elif'im yani http://pridesfashion.blogspot.com/ adresinin sahibesi olup tanıdığım en becerikli ve yaratıcı kişiliklerdendir...:) seni seviyorum kuzum benim..:)
ve http://hayatimdakihersey.blogspot.com/sahibesi Neslihan'cığım bana bu ödülü layık bulmuşlar...kendilerine sonsuz teşekkür ediyorum...Keyifle izlediğim bu blogların sahibeleri harika ve çok yaratıcılar, bu gecikmiş teşekkür için de özür diliyorum.....

ÖDÜL ŞARTLARI: Sizi ödüllendirene teşekkür edin.

Sizi ödüllendirenin blog linkini yayınlayın.
Ödülün logosunu yayınlayın.
7 yaratıcı bloggerı ödüllendirin.
7 blogun linkini yayınlayın.
Ödüllendirdiklerinizi haberdar edin.
Kendiniz hakkında 7 ilginç şey yazın.

Blogger Ödülünü paylaşacağım yedi özel kişi:)


1.Bir mimarın Hobisi
2. Noni
3. Sergun
4.Fotoğraf Penceremden
5.Gofrett
6.Yurdanur Duman
7.Mughetto




7 maddede BEN

  1. Haftanın 6 günü kesin çalışıyorum,işimi seviyorum:)
  2. Süprizlere bayılırım,hem yapmaya hem de bana yapılmasına:)).
  3. Mümkün olduğunca canlı performansları takip etmeye bayılırım.(opera,senfoni,bale ve tiyatro)
  4. İnsanlara gerçekten çok fazla değer veriririm,taşıyamadıklarını anlayınca da kendimi ve bu değeri bir ande geri çekerim.
  5. Hayatımdaki en değerli varlığım annemdir.Başta onu ve sevdiklerimi mutlu etmek için elimden geleni yaparım.
  6. Alışveriş etmeye bayılırım.Özellikle ayakkabı ,saat ve aksesuar almak beni çok mutlu eder.
  7. İstanbul'u,dostlarımı ve fotoğraf çekmeyi çok seviyorum:))))

7 Şubat 2010 Pazar

Bir lansman ertesi


Uzun zamandır beklenen yeni Opel Astra HB aracımızın toplantısı Belek Atlantis Otel'de yapıldı. Son derece güzel bir model olan aracımız kendi sınıfında hem teknik hem donanım özellikleri ile kendini kanıtladı.Şimdiden talep oluşturan bu modeli artık trafikte çok fazla göreceğinize emin olabilirsiniz.İşte bu toplantının sunuculuğunu Adanalı isimli dizi filmden tanıdığınız Fiko yaptı.Neşeli ve samimi tavırları ile toplantıya renk kattı.

Cumartesi "Zaruri" & "Uzaklar" & "Sıla"

Cumartesi akşamı arkadaşlarımla Zaruri ismi ile farklı lezzetleri sunan keyifli ve kaliteli bir mekana gittik...jazz müzik eşliğinde birbirinden güzel meze çeşitleri ve köfte alternatifleri ile en sevdiklerim arasında yer almayı şimdiden başardı...
Yine zaman zaman gitmekten keyif aldığım Uzaklar'a gidip canlı müzik eşiliğinde bir mola vermiş olduk...
Sonra da Shantel isimli mekanda bu hafta Sıla'nın muhteşem yorumu ve şarkıları ile gerçekten güzel bir akşamı bitirdik....

Bu Hafta Sonu Cuma "Romantik Komedi" & "Irish Pub"

Bu hafta sonu yine keyifli geçti...Cuma akşamı gösterime giren Romantik Komedi isimli filme gittik... Film çok eğlenceli idi..:) Gerçekten sevimli,güncel bir konusu olan bu filmi izlemenizi tavsiye ederim.

Çıkışta da sevdiğim bir mekan olan Irish Pub'ta Grup Cambaz'la eğlendik...:)






Romantik Komedi Filminin Konusu

Esra, Didem ve Zeynep, üç yakın arkadaştır. Zeynep’in düğünü sürprizlere neden olacaktır. İstemediği bir işte yıllardır çalışan Esra istifa eder, kötü giden ilişkisini sona erdirir.

Reklâm ajansına çalışmaya başlayana Esra, ajansın kreatif direktörü Mert ile yakınlaşırken, Didem’de Mert’in arkadaşı aktör Cem Sezgin’den etkilenir. Üç arkadaşın kararları hayatlarını değiştirecektir.


Yönetmen : Ketche
Senaryo : Ceren Aslan, Asli Zengin
Oyuncular : Sedef Avcı, Sinem Kobal, Burcu Kara, Gürgen Öz, Cemal Hünal, Engin Altan Düzyatan, Begüm Kütük, Janset, Burcu Esmersoy
Filmin Türü : Komedi
Orijinal Adı : Romantik Komedi
Yapımcı Firma : Boyut Film
Resmi Sitesi : http://www.romantikkomedi.com/

Geçen Cumartesi "Funda Arar"...Pazar "Avatar"

Geçen hafta sonu Cumartesi akşamı bir doğum günü partisine katıldıktan sonra ani bir kararla Shantel'de bu hafta sahne alan Funda Arar'lı bir gece geçirdik...Sahnesi mükemmeldi....

Ve pazar günü sonunda Avatar'ı izlemeye biz de gittik...Film ik çıktığından beri inatlat gitmek istememiştim...Gittiğimize değdi...Farklı ve güzel bir filmdi...İzlemeyenler tavsiye ederim...:)

Avatar Filminin Konusu

Film Na’vi adlı yok olmak üzere olan bir halkın yaşadığı Pandora adlı gezegende geçiyor. Jake Sully, kendilerine özgü dilleri ve kültürü olan Na’vi halkının arasına gönderilir. Askeri bir şirket bu gezegeni incelemek üzere AVATAR adlı bir program oluşturmuştur. Bu program ile insanlar yarı insan yarı Na’vi haline getirilir ve misyoner olarak Pandora’ya gönderilirler.


Yönetmen : James Cameron
Senaryo : James Cameron
Oyuncular : Sam Worthington, Michelle Rodriguez, Sigourney Weaver, Zoe Saldana, Giovanni Ribisi
Filmin Türü : Aksiyon, Bilim Kurgu
Orijinal Adı : Avatar
Yapımcı Firma : Twentieth Century-Fox Film Corporation
Yapım Yılı : 2009
Yapım Ülkesi : ABD
Orijinal Dili : İngilizce
Resmi Sitesi : http://www2.avatarmovie.com/

Alıntı

3 Şubat 2010 Çarşamba

" Küçük Kız ve mutluluk"

O gün gökyüzünde şimşekler çakıyor, yağmur bardaktan boşanırcasına yağıyordu.
Küçük kız her sabah olduğu gibi annesinin sesiyle uyanmış, kahvaltısını etmiş ve okuluna gitmek üzere yola çıkmıştı. Ancak şimşekler birbirinin peşi sıra o kadar gürültüyle çakıyordu ki, küçük kızın annesinin içini bir endişe kaplamıştı.
Anne, yavrum bu havada yolda yürürken korkmasın diye düşündü. Sırtına bir şey geçirdi ve sokağa fırladı. Okul yolunda kızını aramaya başladı...
Derken bir de baktı ki, kızı az ileride minik adımlarla yürüyor, şimşek çaktığı anda durup gökyüzüne bakarak gülümsüyordu. Anne kızının bu davranışına pek bir anlam veremedi; meraklandı. Yanına yaklaşıp sordu: Yavrum, hiç korkmadın mı bu havada yalnız yürümekten?
Hem ne zaman şimşek çaksa durup yukarı bakarak öyle ne yapıyorsun?
Küçük kız cevap verdi: Gülümsüyorum... Çünkü Tanrı fotoğrafımı çekiyor.
Yaşamı nasıl algılıyorsak öyle yaşıyoruz diyenler yanılmıyorlar galiba.

Alıntı (hem esprili hem de düşündürücü)

2 Şubat 2010 Salı

Bir tiyatro "Kadeş Gelini"





Cuma günü beni ziyaret eden bir akadaşımla ani bir kararla Haşim İşcan Kültür Merkezi'nde sergilenen Kadeş Gelini isimli oyunu izledik...Kadrosu oldukça kalabalık , dekoru farklı ve de bence oldukça keyifli bir oyundu...Tavsiye ederim...Sanırım Şubat ayı boyunca yok ama sezon oyunu olduğu için izleme şansınız vardır.Şimdi oyunla ilgili bilgilere gelelim.....


Devlet Tiyatrolarının kuruluşunun 60. yılının da kutlandığı 2009-2010 sezonunda Antalya Devlet Tiyatrosunda ünlü oyun “Kadeş Gelini” Ocak ayında yeniden sahnede.

Orhan Alkaya'nın yönettiği oyunun dekorunu Hakan Dündar, kostümünü Nalan Türkoğlu, ışığını Namık Gürsoy, müziğini İhsan Kılavuz hazırladı. Oyunda, Süheyla Güzel, Gözen Müftüoğlu, Sedat Mayadağ, Gökhan Tüzün, Selim Bayraktar, Sertel Uğur, Şenol Kaderoğlu, Özlem Şendinç, Çiğdem Bulut, Pınar Boyar, Mustafa Doğan Ayhan, Volkan Dinç, Mehmet Okan Kağnıcı, Figen Oral, Cebel, Gökhan Sevimli, Ali Aytuğ, Sonay Yener, Recep Uluçay, Gözde Demirbilek ve Ahmet Çakır rol alıyor.

Oyunun konusu:Hitit kraliçesi Puduhepa, uzun yıllar savaş yaptıkları Mısır firavunu Ramses’e Kadeş antlaşmasını pekiştirmek için kızını gelin olarak gönderecektir. Kızıyla birlikte Şauşga adlı tapınak rahibesini de göndermek ister. Ancak Şauşga sözlü olduğu için bu isteğe karşı çıkar. Kraliçeye karşı çıkmak ölümü göze almak demektir. Çünkü Puduhepa için önemli olan kendi buyruklarıdır.

Alıntı

bilet almak için,buyrunuz:)
http://www.antalyadt.gov.tr

1 Şubat 2010 Pazartesi

Ve süpriz:)

Benim çok sevdiğim bir blogger arkadaşım sizin bildiğiniz adı ile gofrett benim için Deniz bana öyle bir süpriz yaptı ki:))
süprizine geçmeden önce zarif ve dünya tatlısı arkadaşıma çok teşekkür ediyorum,kocaman öpüyorum..

Cumartesi bana beklemediğim bir paket geldi...Heyecanla açtım...Harika bir mesaj ve gerçekten süper hediyeleri ile benim için çok anlamlı bir gün başladı...


İşte hediyelerimmm:))

Benim melekleri sevdiğimi fark eden güzel arkadaşım bana bu çok şık defteri ve....


Maviş boncuklu harika kolyeyi göndermiş...:))



Canım benim kocaman öpücükler ve sevgiler,tekrar çooooooooook teşekkür ederim...,işte arkaşımın blog adresi http://gofrett.blogspot.com/

24 Ocak 2010 Pazar

Biz Kadınlar...


Suriye'nin kadın Devlet Bakanı Bouthaina'dan:
Son zamanlarda duyduğum en doğru söz bu...
"Kadınları türban değil, gözündeki ifade korur. "
Alt tarafı bir çift organla bu kadar çok iş başarıldığı görülmemiştir.
Yeryüzündeki bütün canlıların gözleri sadece, bakıp görmeye yaradığı
halde kadın kısmı, neredeyse bir tek ortalığı süpüremez gözleriyle...
Sever, sevişir, beğenir...
Döver, küser, barışır...
Nefret eder, hesap sorar, azarlar...
Kovar, bağırır, çağırır, alay eder...
Erkek de bir insanoğlu, o da yapar demeyin!
Erkekler her durumda öyle bön bön bakarlar.
Asla, ne demek istediklerini anlamazsınız.
Gözlerini konuşturan sadece kadınlardır.
Çocukluğunuzu düşünün...
Annenizin bin türlü bakışı gelecektir aklınıza.
Misafirler gitsin, ben sana gösteririm bakışı...
Hadi artık odana git, yat bakışı...
Ağzını şapırdatma! bakışı...
Kıçım tutulsaydı da seni doğurmasaydım bakışı...
Aynı babası bakışı...
Babanızdan bir bakış var mı, aklınızda?
Hiç zannetmiyorum olduğunu.
Babayla göz göze bile gelinmez öyle zırt pırt.
Şimdi de
büyüklüğünüzü düşünün...
Kaç kadın bir bakışın peşinden gitmiştir?
Hiç..
Peki kaç erkek bir bakış uğruna doğdu ocağı terk etmiştir?
Çookk..

BİR KADIN GİTTİĞİNDE........(BEKİR COŞKUN)
Onlar bir gün çekip gittiklerinde, peşlerinde "yetim-öksüz" kalan çok olur.
Mutfaktaki dolap, perdeler, kavanozun içindeki eski düğmeler, özenle saklanmış küçülmüş giysiler, dolap diplerindeki kurdeleler...
Sabah karanlığında mutfaktan gelen tıkırtılar susar, yetim kalmıştır tabaklar.
Bir kadın gittiğinde hep suyu unutulur saksıların.
Sık sık boynunu büker "sarıkız".
O teki kalmış eski bardağın anlamını bilen olmaz
Değerini kimse anlayamaz krom hac tasının.
Balkon artık sessizdir
Koridor kimsesiz.
Bir kadın gittiğinde...
Bir kadın gittiğinde ne çok kişi gider aslında;
Bir ağır işçi, bir temizlikçi, bir bakıcı, bir bahçıvan, bir muhasebeci...
Bir anne gider...
Bir dost...
Bir arkadaş...
Bir sevgili...
Ne çok kişi yok olur bir kadın gittiğinde...
Hep böyle olur; bir kadın gittiğinde; övgüler, uyarılar, yakınmalar, dualar yetim kalır.
Kapı eşiğindeki "Dikkat et..." duyulmaz,
Annesi gitmiştir "geç kalma"nın.
Kadınlar,arkalarında büyük boşluklar bırakarak
giderler.
Bir kadın gittiğinde pek çok kişi gitmiştir aslında
Ve bir kadın gittiğinde pek çok "yetim" bırakmıştır arkasında.
Hayatınızdaki kadını yitirmemeniz dileğiyle...

Alıntı

17 Ocak 2010 Pazar

Her zaman bir neden vardır!

Öğrenme yoksa kazanç ta yoktur. Sorunu kabullenin, ozaman gelecek sizin için daha verimli olacak.
Yaptığınız işin size zahmet, ızdırap verdiğini düşünmeyin, çünkü bu iş ve zahmet için herzaman bir sebep vardır.
O halde sorunla ile karşı karşıya gelmekten çekinmeyin, göğüslediğiniz her sorun için ileride mutlak bir mutluluk sizindir...

Her zaman bir neden vardır...

cid:image001.jpg@01C7EA2C.63C4C910

cid:image002.jpg@01C7EA2C.63C4C910

efendim bu çok ağır lütfen biraz kesmeme izin ver
cid:image003.jpg@01C7EA2C.63C4C910

cid:image004.jpg@01C7EA2C.63C4C910

cid:image005.jpg@01C7EA2C.63C4C910

cid:image006.jpg@01C7EA2C.63C4C910

efendim biraz daha keseyim lütfen o zaman daha iyi taşıyabilirim
cid:image007.jpg@01C7EA2C.63C4C910

cid:image008.jpg@01C7EA2C.63C4C910

çok teşekkür ederim efendim
cid:image009.jpg@01C7EA2C.63C4C910

cid:image010.jpg@01C7EA2C.63C4C910

cid:image011.jpg@01C7EA2C.63C4C910

şimdi bunları köprü olarak kullanıp karşıya geçin
cid:image012.jpg@01C7EA2C.63C4C910
çok kısa! geçemem ki!
cid:image013.jpg@01C7EA2C.63C4C910

cid:image014.jpg@01C7EA2C.63C4C910

Alıntı

Hangi Yemeksiniz?:))

Hangi Yemeksiniz




Ilk önce doğum
tarihinize denk gelen yemeği bulun,
sonra kişiliğinizi öğrenin.


Ocak 1 - 9 ~ Musakka
Ocak 10 - 24 ~ Kuru Üstü Pilav
Ocak 25 - 31 ~ İmam Bayıldı


Şubat 1 - 5 ~ Kokareç
Şubat 6 - 14 ~ İşkembe
Şubat 5 - 21 ~ Köfte
Şubat 22 - 28 ~ Tantuni


Mart 1 - 12 ~ Suşi
Mart 13 - 15 ~ İmam Bayıldı
Mart 16 - 23 ~ Kuru ÜstÜ Pilav
Mart 24 - 31 ~ Kokoreç


Nisan 1 - 3 ~ İmam Bayıldı
Nisan 4 - 14 ~ Tantuni
Nisan 15 - 26 ~Kuru Üstü Pilav
Nisan 27 - 30 ~ Köfte


Mayıs 1 - 13 ~ Suşi
Mayıs 14 - 21 ~ İşkembe
Mayıs 22 - 31 ~ İmam Bayıldı


Haziran 1 - 3 ~ Kuru Üstü Pilav
Haziran 4 - 14 ~ Köfte
Haziran 15 - 20 ~ Musakka
Haziran 21 -24 ~ Suşi
Haziran 25 - 30 ~ Kokoreç


Temmuz 1 - 9 ~ Kuru Üstü Pilav
Temmuz 10 - 15 ~ Musakka
Temmuz 16 - 26 ~ İşkembe
Temmuz 27 - 31 ~ Kokoreç


Ağustos 1 - 15 ~ Suşi
Ağustos 16 - 25 ~ Kuru Üstü Pilav
Ağustos 26 - 31 ~ Köfte


Eylül 1 - 14 ~ İşkembe
Eylül 15 - 27~ Kokoreç
Eylül 28 - 30~ Musakka


Ekim 1 - 15 ~ Suşi
Ekim 16 - 27 ~ Köfte
Ekim 28 - 31 ~ Tantuni


Kasım 1 - 16 ~ İmam Bayıldı
Kasım 17 -30 ~ Kokoreç


Aralık 1 - 16 ~ Musakka
Aralık 17 - 25 ~ Suşi
Aralık 26 - 31 ~ İşkembe


İŞTE YEMEKLERİN ANLAMLARI



Musakka

Çekici ve popülersiniz. . Kolayca arkadaş edinebiliyorsunuz.
Kendinden emin tavırlarınızla grup içinde liderliğe yakışıyorsunuz.


Kokoreç


Utangaç ve sevimlisiniz. Tanımadığınız insanlarla konuşmayı
sevmez ama arkadaşlarınızla herşeyi paylaşabilirsiniz.
Arkadaş seçiminde oldukça dikkatlisiniz. Sevilen birisiniz.


Suşi

Yerinde duramayan birisiniz.Çok arkadaşınız var ve sosyal
yaşamınız çok renkli. Dedikoduyu biraz seviyorsunuz.
Sizi tanıyan sizin gibi biri daha olmadığını düşünüyor.
Dikkat çekmeyi çok seviyorsunuz
.

Tantuni

Esrarengiz birisiniz. Ne zaman nasıl davranacağınız
pek belli olmuyor. Çoğu şeyden ilk sizin haberiniz
oluyor bu yüzden çok ilgi görüyorsunuz.


Kuru Üstü Pilav

Sessiz sa kin ama çok zekisiniz. Dost canlısı, sevilmeyi
bekleyen tavırlarınız ilgi çekiyor.Küçük bir arkadaş
grubu size yetiyor. Fazla popüler olmasanız da yakınlarının
el üstünde tuttuğu birisiniz


İmam Bayıldı

Siz lider olmak icin doğmuşsunuz.Sözü nü dinleten,
dediğini yaptıran
birisiniz. Kararlı tavırlarınız çevrenizdekileri etkiliyor.
İnsanların arkadaş olmak isteyebiliceğ i birisiniz.


Köfte

Uyumlu, sıc akkanlı birisiniz. Size nasıl davranılmasını
istiyorsanız siz de herkese öyle davranıyorsunuz.
Sadık ve dürüstsünüz, yapmacık insanlara ve
dedikoduya karşısınız.


İşkembe

Çok hassas ve narinsiniz. Kolay aşık oluyorsunuz.
Ne çok utangaç ne cok girişkensiniz.
Arkadaş grubunuzda kırılmaması için kollanan birisiniz.